Kayıtlar

Ekim, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SÎNEDEKİ

Temizdi adam Adam ki belki adamların en namuslusu… Ama yuttu kızın öfkesini aldı, kıskançlığını, sitemini aldı Bağrında topluyordu hepsini Aşkınca büyük müydü bunlar? Peh. Uslanmaz bir sevda taşıyordu bu uslanmaz kızı taşıdığından, belli. Ama bitmiyordu kızın hasreti Masal mı, efsane mi, abartı mı Sus mu, sev mi… Neydi bir kızı bir adama köleleştiren? Tufandan okunuyordu kızın sevdası da nefreti de İkisi de eşitti. O, nefretinden ki vuruverecek boynunu Her kim; sevgilisini konuştu, onu işitti. Adam kızın âdemi, kızın saklısı, mahremi, gizi Gece ki, o câriyesinin düşünde nefesi. Böyle bir yakışla böyle bir adam Bir akla sığar mı, ey âşık? Bildim… Kahır çekmek kul işi, Adam sevmek Allahlık!

NAYLON BİR ÖLÜM

Gülünce güzel gülerdi kız Yalnız gülerken güzeldi zaten Allar giyerdi, pullara bürünürdü, fistanlara sarınırdı Allar Pullar Fistanlar… Hala kaldı mı bunlardan, Bu kızlar? Dönünce bir iyi dönerdi başlar Dipsiz kuyular, köhne manastırlardan Yeşil mezarlardan dirilir gelir başım. Mezarlara kavaklar dikilirdi eskiden Kavak salınınca şöyle, Bir ölü fırlardı günahından. Soğuk bir taşı öperdi kız karanlıkta Kalkar ağlardı. Ağlayınca güzel ağlardı kız Yalnız ağlarken böyle masum olurdu kuşlardan. Eskiden kuşlar da yaşardı ışıklı evlerde Bir Hindu’nun buğday saçan parmaklarından daha şefkatsiz değildi parmaklarımız, Belki kuru fakat… Bir çocuk sığınırdı bereketli göğsümüze Koca bir insan çıkardı içinden, insanlığına rastlayınca. Eskiden kavaklar, mezarlarda Sallanır dururdu Üflerdik günahları dökülürken beraber. Yâd ederken de güzeldi kız Hep sahici kalırdı çünkü yâdında, gidenler Et çürür, naylon çürümez, bilirdi Hiç koymadı bir me...