Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MİHMÂN'A

Senin ipek tülden kirpiklerin Evimin perdeleridir a kızım, Şafakla açar şehrin ışıklarını görürüm. Senin ipek tülden kirpiklerin Açınca bulutlara değiverecek derim Açınca içinden bir uçurtma yükselecek Ben varacağı semâyı görürüm. Gözlerinin karasını kaynatırım a kızım, Kara suyunu süzerim elekte Boncuğunu kirpiğine dizerim Mücevher zaten neme gerek de Senin şu ipek tülden kirpiklerin Kirpiğinden öperim.

MASKE KALKINCA

                           MASKE KALKINCA        Pandeminin kara hummalı elleri bir gün üzerimizden çekilip normale döndüğümüzde maske takmaktan kurtulacağız. O gün bir şey daha değişecek: ağız ve burunlarımız.        Pandemi ortasında tanıştığım insanların çoğunun ağzını ve burnunu hiç görmedim. Maskeli tanıdım onları ve hep maskeli gördüm. Maskenin altından hayali bir ağız ve burun yakıştırdım onlara. Alın yapılarından, gözlerinin büyüklüğünden, hatta seslerinin nahifliği veya gürlüklerinden... Hah dedim, şöyle çocuk gözlerinin altına minicik hokka bir burun iyi durur diye kondurdum, kibar bir ağızla kibar bir tebessüm çizdim. Bazen aksine geniş bir alın, keskin bir görünüm veren şakaklarla ciddi bakışlı gözlerin altına yine aynı ciddiyete sahip burun yerleştiriverdim. Dudaklarsa asla küçük olmamalı dedim.        Bütün tahayyüllerimle günlerce nasıl güldükl...