UZAYAN
Önce
şiiri buldum
Noktalar,
virgüller, hele hele konuşma çizgileri, satır sonu, satır başları… Kıymeti
kalmadı. Uzun uzadıya paragraflar, üç nokta koyacak kadar kıymetli ve esas
olmadığından devamı, tercih edilen iki noktalar ama mutlaka yan yana ha!
Yan
yana deyince yanımda seni bulurum
Ki
onlar, yine de yakışmaz bir edebiyatçıya deyip illa üçüncüsü konulan, o,
TDK’nın suyuna gidilen noktalardır.
Hep
uzar gider, uzar gider…
Sonu
sana varır uzayan cümlelerin, zaten varılacak nere var senden başka
Alt
alta dizildi mi mısralar,
Alnındaki
çizgiler okunur sevgilinin
Sevgilimin
alnı gibi kokar bir kağıt, uzanır öperim.
Sen
sâf,
Sen
çocuğu yağmur sonrası çayır sevinçlerinin
Bir
Filistinlinin, Suriyelinin elinden tutup gelirsin bana
Revaçta
bir şiir olsun diye değil, alışık olduğum bir manzara olduğu için mülteci
duacısı ellerin…
Uzar
gider üç noktalar sana doğru, hep hatrı kalmasın diye sonuncusunun.
Bunca
noksanımla, gediğimle nasıl olur hakkınca bir yâr gibi sevilmek sana?
Nasıl
deme, oluyor işte amma hakkınca amma değil
Anlatabilir
miyim sevmekliğimi… Sorsalar yüreğimin yerini bulup gösteremem göğsümde
Sahi
orda mı oturur bir sevgili ölünceye dek?
Eylülde
buğdaylar toplanır, ben buğdaydan anlamam.
Ben
ellerimle topladım gülüşlerini, ellerimle götürdüm yüzüme serdim
Hepsi
gedik, yığın, mandalinalar gibi yeşil
Nasıl
olur hakkınca bir yâr gibi sevilmek sana?
Önce
şiiri buldum
Sonra
sen geldin, şiirler küstü
Bir
güzel de bilmez mi sevildiğini?
Yorumlar
Yorum Gönder